19 Ekim 2012 Cuma

bu gün neler yaptım neler...

Bu gün o kadar çok şeyi hallettim ki kendimle grur duyuyorum. Tam bir ev kadını profili sergiledim doğrusu. Seksenler dizisini seyredince evde erişte  bile kesesim geliyor ve bende turşu kurmaktan başladım sonra lor peyniri yaptım. Kendimi frenlemesem bayrama baklava açacaktım amaaaa bu kadar abartmayayım değilmi herşey yavaş yavaş...
 
Hayatımda ilk defa turşu kurdum . En çok sevdiğim turşu lahana turşusu eşimle de ortak turşu sebzemiz ve ortak kararımız. Merakla bekliyoruz şimdi turşularımızı umarım iyi bir sonuç alırım alamasam da yeniden deneyeceğim bu  yüzden turşu konusunda her türlü öneriye açığım
deneyimli arkadaşlardan.
 
 
 
Hollandanın neyi meşhur deseler aklıma ilk gelen peynir çeşitleri olur ama gelin görün ki
peynirin yüzlerce belkide binlerce çeşidinin olduğu bu ülkede lor peyniri yoooook.
Muadili olarak İtalyan ricottası ve hutte kaas adında peynirler var ama
hani bizim Türkiyede yufkacılardan aldığımız peynirin kendisi değilde kardeşi gibi bu peynirler.
 
Bende pastorize  iki litre sütten denedim ve sonuç mükemmel. İnanılmaz da kolaymış hani yoğurt yapımı kadar diyebilirim.
 
Burada yakınımızda çiftçiler var direk birinci elden sağlıklı
süt alabileceğimiz. Hemde beş kilosu 1 euro gibi komik bir rakama
(Hani eskiden köylerde alabildiğimiz gibi)
 İkinci denemem de daha fazla sütten daha fazla lor elde edebileceğim.
Zira iki kilodan azıcık oldu, ama olsun beni inanılmaz mutlu etti.
 
 
 
Benim çok tatlı bir kedim var biliyorsunuz, kendisi süt kokusuna, peynire yoğurda dayanamaz hemen
dilenmeye başlar. Güneşi gördüğüm için peynirin fotosunu pencere kenarında çekmek istedim. Kedicim hanfendicim NANA dururmu hemen bi bakayım bi bakayım edasıyla peynirimin yanına koklamasına izin verdik bizde. Biraz da mama tabağına koyduk ki prenses tadına baksın.
 
 
Hayvan hakları ile ilgili birçok haksızlığın maalesef yapıldığı ülkem adına çok üzülüyorum, hayvanları sevmeyen insanları da sevmez....
Onların verdiği pozitif enerji  ve sonsuz dostlukları yadsınamaz.
 
 
 


18 Ekim 2012 Perşembe

Cambridge Satchel çekilişi

 
Yeni yine çok güzel bir çekiliş, bloğun bende yeni takipçisiyim ve bayıldım özellikle
dikiş bölümüne, kumaşlarına, eski burdalarına.
Bloğunda gezmekten çok zevk aldığım arkadaşımın çekilişi için tık tık
 
Cekilişi kazanacak olan kişi bu güzel kırmızı çantanın sahibi olacak...
 
Herkese bol şans en çok da bana çünkü çantayı çok beğendim.


çekiliş varmış

Merve Baki bloğunun sahibi arkadaşımız çok şık bir çekiliş yapmış ve kazanan ilk üç kişiye bu güzel fincanlardan hediye edecekmiş
Bu güzel fincan takımlarına sahip olmak için tık tık
 




ufacık tefecik kurabiyelerim

Diyet yaparken ne zormuş hamur işi yapmak. Ama ne kadar iradeli olduğuma bir kez daha karar verdim doğrusu. Birtanecik bile yemedim tadına bakmak adına da olsa.
 
Bu iki kurabiye de çok basit evde her evde herzaman bulunan malzemelerden
çok da basit tarifleri olan kurabiyeler. Ufak ufak olduğu içinde çok bereketli ayrıca
sunumuda çok şık oluyor özellikle tatlı olanın.
Gelelim tariflereeeeee...
Tarçınlı cevizli kurabiye: 

  • 4 çorba kaşığı pudra şekeri
  • 250g tereyagı
  • 1 su bardağı ceviz
  • 1 paket vanilya
  • 3,5 su bardağı un
  • üzeri için:
  • 3 çorba kaşığı pudra şekeri
  • 2,5 çorba kaşığı tarçın
  • İlk olarak pudra şekeri ve tereyağı karıştırılır, daha sonra tüm malzemeler eklendikten sonra
    170-180 derece fırında yaklaşık 30 dakika pişirilir ve fırından çıktıktan 3-4 dakika sonra uzerine pudra şekeri ve tarçın serpilir...(Büyüklüklerini ben cevizden biraz daha küçük yaptım)
     

    Susamlı minik topçuklar:
    • 1 paket margarin (oda sıcaklığında)
    • 1 çay bardağı sıvıyağ
    • 1 adet yumurta sarısı
    • 1 tatlı kaşığı tuz
    • 1 tatlı kaşığı toz şeker
    • 1 paket kabartma tozu
    • 2 damla limon suyu
    • Aldığı kadar un
    Üzeri için,
    • Susam
    • 1 adet yumurta akı
     Tüm malzemeler karıştırılır ve ele yapışmayacak bir hamur elde edilir. Ceviz büyüklüğünde parçalar
    elde edilerek ilk önce yumurta sarısına daha sonra da susama batırılır.
    180 derece fırında yaklaşık 20-25 dakika pişirilir.
     
    
     
     Afiyet bal şeker olsun.
     
    

    11 Ekim 2012 Perşembe

    Yeni Kitaplarım

    Uzaklarda olmak ne kadar çok şeyi özlettiriyor insana....Aslında tahmin bile edemeyeceğim şeyleri özlüyorum. Bir egsoz kokusu duysak mesela eşimle tuhaf ama Türkiye koktu deriz. Daha bir çok şey var saymakla bitmez bu içlerinden en komiği ve en enteresanı diyebilirim.
    Tabii birde kitaplar var, burada maalesef istediğim kitapları bulamıyorum yada saatlerce kitapçıya gidip kitaplarin arasında kendimi kaybedemiyorum, aslında  büyük bir kitapçı ve yine çok yakınımda bir kütüphane var ama dediğim gibi Türkçe kitap maalesef yok. Hollandaca da kitap okumaya başladığım zaman fenalık geçiriyorum sözlükte kelime aramaktan. Ee nede olsa dört yıldır kullandığım bir dil. Kendimi bu konuda aştım ama kitap okuma konusunda hollandaca beni sıkıyor, türkçe kitaplar gibi olmuyor.
     
    Bu sene Türkiyeden gelirken tam 46 kitapla gelmişim, nasıl getirdiğime ben bile halen inanamıyorum. Ama beni bıraksalar daha da alacaktım doğrusu.
     


     
     
     
     Bunlarda aldıklarımdan bazıları, okumak için sabırsızlanıyorum ama bitmesinler de istiyorum böyle bir psikopat durum dur yani. herkese iyi geceler.....
     
    

    10 Ekim 2012 Çarşamba

    Dikiş Etkinliğimiz

    Dikiş dersi bloğunun sahibesi güzel arkadaşımızın başlattığı dikiş etkinliğimiz başlamıştır. Bu heyecan verici çalışmanın detayları için tık tık diyorum...
    Herkese şimdiden kolay gelsin.
     

    8 Ekim 2012 Pazartesi

     
    Herkese vazodaki çiçekler kadar güzel ve huzurlu bir hafta dilerim, işleriniz rast gelsin dostlar.....
    

    Pazar Gününün Rehaveti ve Huzur

    Pazar günlerini herkes gibi bende pek sevmem aslında ama bugün çok güzel bir gündü. Herşeyden önce ilk sebebi güneşin bulutların arasından az da olsa kendini göstermesiydi. Buralarda bir lüks tahmin edeceğiniz üzere. Bizde eşimle sabah kahvelerimizi dışarda içerek başladık bu güzel güne. Kahvelerimizi içtik biraz kitap okuduk ve küçük bir bisiklet turu yaparak ciğerlerimizi oksijenle doldurduk.........eh birazda üşüdük çünkü güneşe aldanıp kalın ceketlerimizi giymemiştik.
     


    Şu sıralar John Verdon'un Aklından bir sayı tut isimli kitabinı okuyorum, aslında nedendir bilmem kitabın kapak tasarımını beğenmediğimden sanırım bir çok iyi şey duymama rağmen kitaba bir türlü başlamak gelmedi içimden. Ama ne büyük hata yapmışım, şimdi elimden bırakamıyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum.
     
    

    Oturduğumuz kafe bu güzel küçük yat limanının yanında.
     
    

     Ve çok şirin bir değirmenin hemen altında, nedense ben bu değirmenleri çok seviyorum, yani o kadarki bir değirmenin içinde yaşayabilirim.
    
     
    
     
    Bu güzel manzarının karşısında titreyerek eve döndükden sonra ben yeni ceketim için kalıp çikartma işine kendimi adadım ve sonuç bence mükemmel oldu. Yarın sanırım kalıbımın ve kumaşımın postunu yayınlayabilirim.
     
    

    2 Ekim 2012 Salı

    Diyet yapiyorum ama ac degilim.......

     
    Tatilden sonra ilk post ne hakkinda olur tabiki diyet ve kilolar....
     
    Maalesef gecen yil kullandigim ilaclardan ve acikcasi bu ilaclarin ustune bir de dikkat etmeden ne bulursam itiraz etmeden yememden kaynaklanan bir hayli kilolarim vardi. Diyete baslamak icin  bu yil ilkbahari beklememem gerektiginin sinyalini veren bu kilolar bana sonbaharda diyete baslama kararini yazdan verdirmisti zaten.
     
    Gelelim hangi diyeti yaptigima, hani su son donemlerde kilo problemi olan  kisiden en az altisinin denedigi ve bu altidan en az besinin memnun kaldigi DUKAN diyeti.......
     
    Dedigim gibi yazdan karar verdim cunku bu diyetle kilo vermis bircok insani gordum Turkiye de.
    Ve insanlar ne kadar rahat kilo verdiklerinden bahsediyorlardi. Istedigin kadar yeme fikri hosuna gidiyor insanin hani kendini kisitlamamak ilk once gozumuz doysun dedigimiz sey vardir ya, iste tam da budur....
     
    Ben bugun itibariyle tam olarak 9 kilo verdim ve bu diyete baslamak isteyenlere siddetle tavsiye ederim, insanin kendini bunaltmadan ve sinirlama getirmeden bir diyet yapmasi gercekten muhtesem.
     
    Diyetimle ilgili yazilar yazmaya ve merak edenlere tarifler vermeye devam edecegim. Ve bir 5 kilo sonrada eski ve yeni halimin resmini sizlerle paylasacagim.
    simdilik bu kadaaaaaaaaar...........
     
     
     

    30 Eylül 2012 Pazar

    Tatil bittiiiiiiiii.....

    Herkese merhabalar, sizleri cok ozlemis olmama ragmen uzun zamandir post yazamadim. Ama ben cok ozlemisim blogumu, guzel yorumlarinizi bunu cok iyi anladim.
     
    Yaklasik 7 hafta suren mukemmel tatilimin bitimi ve eve donusun hemen ardindan sinavlar , yogun is temposu buralara ugramama firsat birakmadi maalesef.
     
    Elimin isi azalmis sinavlardan nefes almisken hemen bir ozur postu yazayim dedim
     
    simdiden  herkese kocaman bir merhabaaaaaaaaaaaa.....
     
     
    

    12 Temmuz 2012 Perşembe

    tatil

    Farkındaysanız uzun zamandır bloğumda tatlı, yemek vs postu yok... Nedenine gelince tabiki DİYET.
    Kışın  güzelce höpür höpür  götürdüğüm yemeklerin tatlıların ceremesidir bu diyet. Yaz gelince mi aklım başıma geliyor nedendir bilemedim, her yaz  öncesi aynı terane.
    Tatil yakındır yani zayıflama telaşından da anlaşılacağı üzere. Güneşe, ülkeme ve en çok da aileme olan hasretimin bir molasıdır tatil benim için.
    Annemler Antalya da yaşıyorlar bu benim için aslında büyük bir şans çünkü hem tatil hem özlem ikisi bir arada çıkıyor. Annemin Antalyada büyük bir gelinlik mağazası ve atölyesi  var, gidince orada da çalışıyorum ve bu hem anneme hem de bana fayda sağlıyor. Kendimi geliştirmiş oluyorum, her gittiğimde dikiş üzerine yeni bir sürü şey öğreniyorum.
    İşte böyle benim kısa tatil öncesi hikayem. Şimdi alışveriş ve geriye gün sayma vakti........
    bekle beni antalyaaaaaaaaaa




    herkese güzel bol güneşli tatil tadında günler.........

    5 Temmuz 2012 Perşembe

    kiraz kiraz yine kiraz

    Soy ismimin kiraz olması dolayısı ile kirazlı olan herşeye ilgi duymuşumdur çocukluğumdan beri. Aslında diğer iki kızkardeşim de benim gibi çok severler kirazlı herşeyi...Her pazara çıktığımda muhakkak bulurum kirazlı aksesuarlar. Hatta eşim ben Hollandaya gelmeden bir hediye paketi yapmış, içine de kirazli cüzdandan tutunda küpelere, cantalara kadar bir sürü şey doldurmuş. Ben bu pakete bir tek taş bir pırlantadan daha çok sevinmiştim diyebilirim...
    Geçenlerde bahsettiğim  kumaş pazarından bir eteklik kumaş almıştım kendime, yaz için cıvıl cıvıl bir eteğim olsun istedim kirazlı. Şimdiye kadar aksesuar, ayakkabı, çanta yada takı olarak çok kullandım. Ama henüz tshirtlerim haricinde pek kirazlı elbisem yada eteğim olmadı...
    Bu yüzden bugün kestim eteğimi, bu akşam bitirmek için çok istekli olmama rağmen yarına  kaldı, çünkü makineyi akşam çalıştirdığımda çok ses oluyor, şikayet olmasından korkuyorum.

    çan etek kalıbı çikarttım çünkü ben pek dar etek sevmiyorum.


    Buda yakın zamanda beğenerek aldığım kiraz broşum. özellikle kot ceketimle kullanmayı çok seviyorum. Broş kullanmayı zaten çok severim kirazlı olması şart değil. özellikle eski broşlara bayılırım, hani şu anneannelerimizin kullandıkları varya onlara....



    Eteğimle bu küpelerin hoş olacağını düşünüyorum, yeşil bir bluzda edinmeliyim hemen kırmızı boğar çünkü, gerçi istediğim renkte yeşili de nasıl bulurum bilmem...


    Az önce anlattığım eşimin kirazlı paketinden çıkan çanta, nasıl çok hoş degilmi?


    Bu arada bahsetmeden geçmeyeceğim tulumum bitti, çok yakında resmini çekip tulum 2 postunu yayınlayacağım. Bu aralar Hollandanın enteresan bunaltıcı sıcağından kolumu kaldırıp resim çekemedim, tabi bul halsizligimin ardında sedece sıcak değil diyet de yatıyor. Yazdan önce biraz incelmek istedim de.....

    Sevgiyle Kalın.


    

    2 Temmuz 2012 Pazartesi

    okudum ve çok sevdim

    2012 yılında pek çok kitap okudum fırsat buldukça postlarimda bu kitaplara yer vermek istiyorum. 'Yahudi Sevgili' benim okurken çok etkilendiğim bir çırpıda bitirdiğim bir kitap.
    Saf bir Alman'ın bir yahudiye aşık olması ile başlayan roman aslında ikinci dünya savaşı sırasında Almanların de çektiği sıkıntıyı anlatıyor. Kısacası her türlü nazi vahşeti....

    

    Marc Levy' nin bu iki romanı ise birbirinin devamı, 'sizi tekrar görmek'  ikinci olarak okunması gereken kitap yani. Tatil için biçilmiş kaftan diyebilirim. Hayal, aşk ve kader gibi evrensel temalardan hoşlanıyorsanız tam size göre...

    


    Bol okumalar herkese.........

    29 Haziran 2012 Cuma

    ilkbaharda paris


    Bol resimli, göze ve ağız tadınıza layık guzel bir post okumaktasınız :)) .

    Bazı şehirler vardır, bir kere gidince hep gitmek istersiniz, çeker kendine sizi şehir aşık olursunuz gördüklerinize, yaşadıklarınıza. İşte Paris ve Istanbul benim için bu şehirlerden.

    İlkbahar ve kış mevsimlerinde gittim hep Paris'e ama eminim bu iki mevsimde olduğu kadar sonbaharda da harikadır.




    Notre Dame ve ihtişamı.....

    

    Sen Nehrinin üstündeki köprüye kilitlemiş herkes gönlünü, bizimde kilitlendi kalbimiz buralara...



    Aşağıdaki resimde Notre Dame katedralinin başka bir cepheden görünümü.
    19. yy başlarında Paris şehir planlamacıları katedralin bakımsızlığından ötürü katedrali yıktırmak istemişler. Fransız yazar Victor Hugo, halkın ilgisini çekmek için Notre Dame'ın Kamburu adlı romanını yazmış ve  roman, katedralin kurtarılması için kampanya başlatılmasını sağlayarak katedralin yenilenmesini sağlamış. Buralarda gezerken hep film canlandı gözümde.



    champ elysee ve romantizm

    

    

    

     Bu dondurmayı insan yemeye kıyamaz degilmi?



    Şekerlemeler, kurabiyeler....vs

    



    sacre coeur

    
    

    Fransızların meşhur soğan çorbasını hep duyardım ama hiç bu kadar lezzetli olacağını tahmin etmemiştim dogrusu.



    Meşhur Fransız kahvaltısı.......


    Krepler de yediğim herşey gibi Fransada çok lezzetli idi.



    Ve son olarak daaaaaaaa eyfel topuklu bu güzel şeyler.........

    22 Haziran 2012 Cuma

    rotterdam'ın renkli semt pazarı

    Ben Hollanda'nın Rotterdam şehrinin merkezinde oturuyorum ve evime yaklaşık yüz metre uzaklıkta bulunan pazarı anlatmak istedim bu postumda. Pazarımız inanılmaz renkli, hatta geçen kış annem ve babam yanıma ziyarete geldiklerinde babam pazarda gezerken sanki dünyayı gezmişim gibi geldi demişti hiç unutmam. Sizleride çektiğim fotolarla bu renkli pazar da biraz gezdirmek istedim.

    Bilirsiniz Hollanda çiçek cenneti bir ülke, yetiştirmekte de üstlerine yok diyebilirim. Pazarın yanlızca iki büyük sokağı çiçekçilerden oluşuyor.

    Bunlarda vintage güller, isimlerini ben  koydum.

    Renkler muhteşem değilmi ???


    Aşağıda ki çiceklerin ismini bilmiyorum ama gülün bir cinsi sanırım.


    Orkide pazarlarda bile satılıyor :))



    çileklerin  görüntüsü hoş ama maalesef çoçukluğumda yediğim çileklerin tadını ne burada ne de Türkiye'de artık bulamıyorum.

    Hollandalı çerezci ve peynirci kız.

    

    Yolunuz bir gün Hollandaya düşerse mutlaka  stroopwafel yemelisiniz. Aslında sıcak yeniyor ve özellikle kışın tatlı severler için tadıda pişerken kokusu da cezbedici. Pazarda hollandalı esnaf  herşeyini gözünüz önünde yapıyor ve size sunuyor.

    Buda stroopwafel ın soğuk poşetlenmiş hali, sanırım bir ara Bim marketlerde Türkiyede de satılmıştı, tadını merak edenler Bim'e bir baksın derim. Orjinali kadar olmasada fena değil.

    Peynirin çeşitleri....


    Buda Afrika tezgahı, ben şu en önde duran uzun fasulye cinsi sebzelerin salatasını yapıyorum, harika oluyor, birde kocaman bamyaları var onlarinda kızartmasını denemek istiyorum.


    Bu tezgah ise Faslıların....çerezden zeytine birçok şeyin satıldığı bu gibi tezgahlar favorim.

     

    Hollandalı balık satıcısı bayanlar.


    Ve son olarakda bana çok ilginc gelen bir ağaç...asmadan bonsai ağacı. Adamlar yapıyor ne diyim :)
    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...